Facemark.az Milli Marketinq Forumunun spikeri Göktuğ Sarı ilə müsahibəni təqdim edir



1. Dijital Dünya’nın hayatımızdaki yeri ve önemi her geçen gün artıyor. Biz Dijital Dünya’da daha fazla zaman geçirdikçe, Dijital Dünya’da bize sunulan imkanlar da çoğalıyor. Dijital Dünya’da olanaklar bu kadar artıyorken, orada yer almağı nasıl değerlendiriyorsunuz?


Artık kaçışımız yok sanıyorum. Hem insanlar, hem de markalar için dijital artık nefes almak ve yemek yemek kadar doğal. Adı dijital ama tüketimi organik. Çünkü artık elimizin uzantısı haline gelmiş ve telefonlarımız da serçe parmaklarımızın kemiğinin şeklini değiştirmiş durumda. Ama elbette, her şeyde olduğu gibi, dijital dünyada olmanın da bazı sınırları olmalı çünkü fazlası zarar. Bir markanın her platformda nasıl olmaması gerekiyorsa, bizlerin de dijitali çok yoğun tüketmememiz gerekiyor. Görsel ve işitsel duyularımızı yanıltmak çok kolayken, kokusal ve dokunsal duyularımızı yanıltmak neredeyse imkansızdır. O yüzden dijitali, gerçeklikten kopmadan, hayatımızı kolaylaştırmak için kullanmalıyız.



2. Dijital Dünya herkes için büyük fırsatlar sunuyor olmakla beraber özellikle de küçük işletmeler için rekabette varolabilmelerini sağlayacak maliyet/fayda açısından daha çok avantaj sunuyor. Bu dünyaya adım atamayanlara neleri tavsiye edersiniz?


Hemen atsınlar! Küçük ve orta işletmeler için dijital dünya cennet! Muhteşem maliyetler, harika hedeflemeler, yer bazlı iletişim olanağı ve direkt tüketici ile bağ kurma fırsatı kaçırılacak gibi değil. Ama gerçekten oraya vakit ayrılacaksa bu şeye girişsinler. Teyzemin oğlu bakar, arada iki post atar demeden, gerçekten ya kendileri ilgilensinler ya da bu işi bilen bir topluluk yöneticisi ile çalışsınlar. Eğer günümüzde dijital üzerinden iletişime ihtiyaç duymamak diye bir şey söz konusu değil. En büyük ve ikonik lokal markalar ve işletmeler zamana ayak uyduramadıkları için sosyal medyayı çok etkili kullanan yeni işletmelere yenik düşüyorlar. Dijital ve yeni dünyada maalesef efsane olmak yeterli olmuyor



3. Yeni dünyada, işe/pozisyona bağlı teknik ve sektörel becerilere sahip olmak artık tek başına yeterli değil. Bugün yeni dijital yeteneklere ihtiyaç duyuyoruz. İnsanların daha hangi becerilere sahib olmaları gerekiyor?


“Öğrenme isteği” becerisine sahip olmaları gerekiyor. Herkes her şey hakkında bilgi alabilir ama herkes her konuda uzman olamaz. YouTube’den her şeyi öğrenebilirim ama pratiğim yoksa hiçbir işe yaramaz. Dijitalcilerin en önce bilmeleri gereken şey doğru iletişim psikolojisidir. İnsanlarla arası iyi olmayanlar insanlarla arası iyi olan insanlara para vererek onları işe almaya başlarlar. Yaratmak kolay ama yönetmek zordur. Özellikle dijitalcilerin empati yeteneği yüksek, çok roman okuyan, çok dizi izleyen, seyahat etmiş, farklı müzik türleri dinlemiş, yalnız kalmaktan korkmayan insanlar olması ve bu yetenekler üzerinde çalışması gerekiyor. Çünkü bildiğiniz gibi günümüzde akıl sağlığını koruyabilmek bile artık başlı başına bir yetenek. Ben burada oturup size UI, UX ya da Adwords demek isterdim ama onları herkes yapar. Artık biz en iyi değil en farklı yapanların peşinde olmalıyız. Tutkun ne ve onu işinle nasıl harmanlıyorsun? Eğer işin olmasa senden ve karakterinden geriye neler kalıyor? İşte bu soruları sorarak kendimiz üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz.



4. Dijital becerileri geliştirecek pazarlama eğitimi önerileri vere bilirmisiniz?


Google’ın harika ücretsiz dijital becerileri geliştirecek eğitimler var. Tek yapmanız gereken Google’lamak J Eğer yalnızca öğrenmek istemiyorsanız da hemen başarılı bir dijital departmanı bulunan bir reklam ajansında ya da markada staja başlayın. Böylece yaşayarak, tecrübe ederek öğrenecek ve asla unutmayacaksınız. Defalarca da hata yapın. O şekilde daha keyifli



5. Hayatımızdaki internete bağlı cihazların sayısı gitgide artıyor. Bu cihazların birbirleriyle olan bağlantıları kolaylaştıkça da, marka yönetimi için bu süreci yorumlamamız daha karmaşık hale geliyor. Geleceğin dijital pazarlama ajansları mobilden başlayarak bu zorlukları nasıl fırsata çevirebilir?


Her insanın hissetmek istediği bazı duygular ve her markanın da hissettirmek istediği bazı duygular var ve iletişimin kesişim kümesinde de işte tam olarak bu duygular var. Hayatımıza daha çok makine dahil oldukça biz her zaman onun bizde hangi duyguyu tetiklediğinin peşine düştük. Görüntülü konuşma, “yüzünü özledim kızııım”, oldu, akıllı saatler, “bugün tam 10km koştum, süperim” oldu. Her teknolojinin arkasında bir duygu saklandı. Reklamcıların ve özellikle de dijital reklam ajanslarının en büyük görevi de bu hayatımıza giren yeni dataların, kabloların ve kablosuzların insandaki duygu karşılığını bulmaktı. Kimisi becerdi, kimisi beceremedi. Ama cihazların sayı ne kadar artarsa artsın, hepsini basitleştirip anlatacak bir duygu mutlaka bulunacak. Çünkü hepsi insani bir ihtiyaca göre doğan teknolojiler. Hangi ajans o duyguyu yakalayıp – genel müdürümüz Ersel Serdarlı’nın da dediği gibi “doğru dalgada sörf yapmaya” başlarsa, kazanacak.



6. Dünya genelinde insanları birbirlerine bağlayarak iletişim kurmalarını sağlayan sosyal medya, aynı zamanda markaların globale açılmasını sağlayan en etkin pazarlama aracı olarak da kullanılıyor. Dijital Pazarlamada Sosyal Medyanın Rolü Nedir?


Nasıl AVM’ye gider ve mağazadan içeriye girmeden önce camından içeri bakarız, vitrini çok güzeldir ve bizi kendine çeker, sonra kafamızı aşağı çeviririz ve “aaaa aylardır aradığımız ayakkabı var ve indirimde”, sonra koşarak içeri girer ve hemen denemek isteriz… işte sosyal medyanın dijital pazarlamadaki rolü de tam olarak budur: Yeni vitrinler. Ama bu vitrinler dikkat çekmek için çok daha fazla çaba göstermeli çünkü AVM’de bulunan mağaza sayısı ile sosyal medyada bulunan mağaza sayısı arasında oldukça fark var. İşte iş burada iyi dijital pazarlamacılara ve sosyal medya yöneticilerine düşüyor. O vitrini nasıl süsleyecekler, döneme ve trende uygun olacak mı, manken (influencer) kullanacaklar mı, kullanacaklarsa ses tonu ne olacak, bunlara dikkat ederek, marka stratejisi ile uyum içerisinde bir vitrin tasarımı yapıp tüketicinin karşısına o şekilde çıkmalılar.



7. Peki markalar dijital pazarlama faaliyetlerinde sosyal medyadan nasıl faydalanabilirler?


Korkmayarak. Anlamaya çalışarak. Deneyerek ve yanılarak. Okumaya çalışarak. Dinlemeye çalışarak. Sosyal medya bir canlı organizma. Milyarlarca insan hücreler gibi bir araya gelerek oluşturuyor ve yine kendi kendimize konuşuyoruz. Bazı konuşmalar anlam kazanırken, bazıları kayboluyor, dikkat çekmiyor ya da hiç ciddiye alınmıyor. Markalar dikkat çeken ve izlenilen tarafta olmak istiyorlarsa platformun doğasına uygun davranmalılar. Unutmamalılar ki, her markanın da bir karakteri var ve bu karakter her cümleye, her fotoğraf ve videoya yansımalı. Tüketici ancak o zaman markayı anlamaya, dinlemeye ve izlemeye başlayacaktır. Bağ kurduktan sonra ürün satmak kadar kolay bir şey yok.



8. Bu yıl Baküde gerçekleşecek MMF de spiker olucaksınız. Konuşacağınız konu ve beklentilerinizden bahs edermisiniz?


Dijitalde doğup daha sonra başka platform ve mecralara taşınan projeler hakkında konuşacağım ve bu beni çok heyecanlandırıyor. Daha önce hep konvansiyonel medyadan duyardık bu hikayeleri ve dijital hep geri plana atılırdı. Dijital ve sosyal medya şimdi bütün trendleri, izlediğimiz, yediğimiz ve kısacası tükettiğimiz her şeyi etkiliyor. Fikirler bazen o kadar büyüyor ki dijitale sığmıyor ve insanlar onlara dokunmak, o fikirle konuşmak, o fikri yaşamak istiyor. En büyük beklentim birçok insana soğuk gibi gelen dijital dünyadaki fikirlerin aslında nasıl ısınıp bizi sarmaladığını göstermek ve dinleyen herkesi aslında küçük fikrin olmadığına ikna etmek olacak.



9. Böyle forumların geçirilmesini nasıl deyerlendiriyorsunuz? Sizce, bu yönde inkişaf için daha neler yapılmalıdır?


Muhteşem girişimler. Özellikle de beraberlik ve sektör ruhu için gerekli gıdalar. Umarım artarak çoğalırlar ve biz de hepsine hevesle katılırız, dinleriz, ufkumuzu açarız. Yapılması gereken aslında basit; daha çok markanın ve basın organının bu değerlere sahip çıkıp toplumu iletişim yönünde geliştirmeyi amaçlaması ve yatırım yapması.