Facemark.az "Bilge Kültür Sanat Yayınları"nın redaktoru, yazar Recep Kayalı ilə müsahibəni təqdim edir!
1. Merhaba, Recep bey. Recep Kayalı kimdir? Sizi daha yakından tanıyalım.
Merhabalar Nigar Hanım. 1992 İstanbul doğumlu bir öykü yazarıyım. "Dip", "Taşın Dediği" ve "Kamburuma Üç Sebep" isimli öykü kitaplarım yayımlandı. Ayrıca "Bilge Kültür Sanat" ve "Uçan At" yayınlarında şef editör, genel yayın yönetmenliği görevlerini sürdürüyorum. "Flaneur Tv" isimli çocuk edebiyatını öne alan bir youtube kanalının kurucusuyum. Ayrıca çeşitli radyo ve tv kanalları için programlar da yazıyorum.
2. Çocukluk, sonraki yıllarda karakteri ve kararları önemli ölçüde etkiliyor ve bu etki bir yerde su yüzüne çıkıyor. Siz edebiyata yönelik tutkunuzu ne zaman tanımladınız ya da farkettiniz?
Bu benim röportajlarda sık sık anlattığım bir olay aslında. Ben hep meraklı bir çocuk oldum. Büyüdüğüm yerde yaşıtım çocuk sayısı az olduğu için çok fazla arkadaşım yoktu. Evimle okul arası çok uzaktı tek başıma yolculuklar yapardım. Bu yalnızlık sizin hayal gücünüzü geliştiriyor. Bir de çelimsiz bir çocuktum. Akran zorbalığına maruz kalıyordum. Ben de dayak yememek için hikayeler uydurmaya başladım. Bu sayede kendimi koruyordum. Daha sonraları her Türk gibi şiirle ilgilendim ancak şiir yazdığımda da aslında bir hikaye anlattığımı fark ettim. Bu tür üzerine çok fazla eğildim. Okudum. Kendi dergimi çıkarttım. Ulusal dergilerde 60 sayıya ulaşan öyküler ve edebiyat yazıları yazdım. O öyküler kitaplaştı. Yeni baskılar yaptı. Okurların takdirini kazandı. Bu da beni bugün sizin karşınıza çıkarttı.
3. Kaleminizi besleyen edebi türler nelerdir? Kimleri beğenir, neleri okursunuz?
Çok fazla yazar var sevdiğim. Türkiye’de Sait Faik, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü, Oğuz Atay, Ferhan Şensoy, Nihat Genç, Cemil Kavukçu, Ethem Baran, Faruk Duman, Fuat Sevimay, Mehmet Fırat Pürselim, Zeynep Delav gibi yazarları sayabilirim. Dünya edebiyatında da Kazancakis, Calvino, Modiano, Hesse, Saramago, Suskind, Zambra, Marquez gibi yazarlar ilk aklıma gelenler.
4. Yazdığınız metinlerin öykü olması bilinçli bir tercih mi? Başka türlerde de yazıyor musunuz?
Öykü benim hayatımın bir parçası. Bilinçi olmaktan ziade o türe uygun bir üretim yapabiliyorum, kafamın çalışma matematiği ona uygun.
İnceleme ve edebiyat yazıları da kaleme alıyorum ancak öykü türünden başka kurgusal metinler yazmıyorum. Tabii şimdilik.
5. Öykü türünün günümüz edebiyat dünyasındaki yerini nasıl görüyorsunuz? Geleceğine ilişkin ne söylemek istersiniz.
Öykü türü Türkiye’de oldukça popüler. Çok fazla öykü dergisi ve oluşumu var. Bu da yeni yazarların çıkışına olanak sağlıyor. Çok fazla öykü kitabı yayımlanıyor. Bu durum öyküyü nitelik olarak zayıflatsa da öyküyle ilgilenilmesi çok güzel.
Sosyal medyanın yaygınlaşması insanları kısa metinleri okumaya sevk ediyor. Ancak bir yandan da insanlar okuma ihtiyaçlarını buralarda karşıladıkları için kitaplarla ilişkilerini de zayıflatıyorlar. Netflix, Disney + gibi şirketler de görsel de olsa kısa anlatımları öne çıkartıyor. Buna rağmen dünyada öykü türü romanın ve novellanın gerisinde kalmış durumda. Bunu sebebinin yayınevlerinin romanı daha kolay satıp daha fazla para kazanabilmesi olarak de ele alabiliriz.
6. İlham kaynaklarınız nelerdir?
Bir ilham kaynağım yok. Ben yeteneğe, çok çalışmaya ve tutkuya inanırım. Tanrı en çok tutkuyu sever.
7. Kitaplarınızda birisi televizyona, tiyatroya ya da sinemaya uyarlansa, hangi kitabınızın uyarlanmasını isterdiniz?
Çok güzel bir soru. Taşın Dediği isimli kitabımda yer alan Çift Badeli Aşık Destanı isimli öykümün tiyatro oyunu olmasını çok isterdim. Sinema filmi olarak da Kamburuma Üç Sebep’te yer alan tüm öykülerin sinema filmi yapılmasını isterim.
8. Yazmak dışında neler yapıyorsunuz?
Yayıncılık faaliyetlerini yürütüyorum. Sinema, tiyatro ile ilgileniyorum. Edebiyat atölyeleri yapıyoruz. Çok iyi bir Galatasaray taraftarıyım futbol ve basketbol maçlarını izliyorun.
9. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bu keyifli söyleşi için size teşekkür ederim. Azerbaycan’daki tüm edebiyatseverlere gönülden selamlar. Yakın zamanda görüşmek dileğiyle.